MilliRe_FaaliyetRaporu_TR_2019
Millî Reasürans Faaliyet Raporu 2019 43 Şirket Faaliyetleri ve Faaliyetlere İlişkin Önemli Gelişmeler Finansal Durum Riskler ve Yönetim Organının Değerlendirilmesi Konsolide Olmayan Finansal Tablolar ve Bağımsız Denetçi Raporu Konsolide Finansal Tablolar ve Bağımsız Denetçi Raporu Genel Bilgiler Yönetim Organı Üyeleri ile Üst Düzey Yöneticilere Sağlanan Mali Haklar Şirketin Araştırma ve Geliştirme Çalışmaları dönmesine karşın, tüketim harcamalarının olumlu etkisi ile ekonomik aktivite yeniden büyüme eğilimine girmiştir. Ekonomide görülen görece iyileşmenin, TCMB’nin Temmuz ayından itibaren gerçekleştirdiği faiz indirimlerinin yanı sıra, düşük baz etkisinin de devreye girmesiyle, yılın son çeyreğinde hız kazandığı gözlenmektedir. 2020 yılının ilk çeyreğinde düşük baz etkisi ve ertelenmiş tüketim harcamalarının devreye girmesiyle hız kazanacağı öngörülmekle birlikte jeopolitik gelişmeler ve küresel ölçekte yayılarak endişe yaratan koronavirüsün yurt içinde ekonomik aktiviteye etkisi yıl içerisindeki büyüme üzerinde belirleyici olacaktır. Ekonomik aktivitedeki yavaşlama dış denge verilerine de yansımıştır. Yıl sonu itibarıyla ithalat hacmi %9,1 oranında azalırken, ihracat hacmi %2,1 ile sınırlı oranda artmıştır. Böylece dış ticaret açığı 31,2 milyar TL olmuş, ihracatın ithalatı karşılama oranı da %84,6 düzeyine yükselmiştir. Söz konusu durum cari işlemler dengesini de olumlu yönde etkilemiştir. Zayıflayan iç talebin yanında, düşen petrol fiyatlarının yanı sıra turizmdeki güçlü seyrin de katkısıyla, 12 aylık kümülatif verilere göre cari işlemler dengesi 2019 yılı Haziran ayından itibaren fazla vermeye başlamış ve Eylül ayı itibarıyla, 5,4 milyar ABD doları ile tarihi yüksek bir seviyeye ulaşmıştır. İzleyen aylarda ise artış eğilimine giren iç tüketimin ithalatı genişletici etkisi cari fazlayı da sınırlandırmaya başlamıştır. Bütçe açığındaki artış sürmüştür. 2019 yılında, yerel seçimlerin ve ekonomiyi destekleyici yönde alınan kararların etkisiyle bütçe açığında hızlı bir artış kaydedilmiş, bir önceki yıl 72,8 milyar TL olan tutar, 2019 yılında 123,7 milyar TL’ye yükselmiştir. Yıllık gelişmelere bakıldığında vergi gelirlerindeki %8,3 oranındaki artış, enflasyonun oldukça altında kalmıştır. Diğer taraftan gerek faiz dışı harcamalarda gerek faiz giderlerinde yukarı yönlü hareket gözlenmiştir. 2019 yılında, faiz harcamaları %35 ile 2001 yılından bu yana en yüksek artışı oranı olarak kayıtlara geçmiş, bir önceki yıl 1,1 milyar TL fazla veren faiz dışı denge tutarı, 23,8 milyar TL açık vermiştir. Öte yandan, tek seferlik gelirler bütçe görünümündeki bozulmayı sınırlandırmıştır. 2019 yılında %3’e yaklaştığı tahmin edilen bütçe açığının GSYH’ye oranı Yeni Ekonomi Programı’nda yer alan tahminlere göre 2020 yıl sonunda %2,9 olarak öngörülmüştür. Enflasyon yılın ikinci yarısında gerileme eğilimine girmiştir. 2018 yılını %20,3 düzeyinde tamamlayan yıllık Tüketici Fiyat Endeksi, 2019 yıl sonunda %11,8 olarak gerçekleşmiştir. TCMB’nin Ekim ayı sonunda yayımladığı Enflasyon Raporu’nda yıl sonu enflasyon rakamı %12 olarak öngörülmüştür. 2018 yıl sonunda %33,6 olan yıllık Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi ise 2019 yıl sonunda %7,4 seviyesine gerilemiştir. Enflasyon, 2019 yılında zayıf iç talep koşullarına, TL’nin görece istikrarlı bir seyir izlemesine, yüksek baz etkisine ve emtia fiyatlarındaki ılımlı harekete bağlı olarak gerileme eğilimi sergilemiş, 2019 yılı Tüketici Fiyat Endeksi’ne en yüksek katkıyı gıda ve ulaştırma sektörü yapmıştır. 2020 yılının yayımlanan ilk Enflasyon Raporu’nda TCMB’nin yıl sonu enflasyon tahmini %8,2 olup, ekonomik aktivitedeki toparlamaya karşın toplam talep koşullarının enflasyonist bir görünüm sunmayacağı öngörülmüştür. TCMB yılın ikinci yarısında politika faizini hızlı biçimde indirmiştir. TCMB, enflasyondaki iyileşme, küresel iktisadi faaliyetteki zayıf seyir ve gelişmiş ülke merkez bankalarının uygulamaya koyduğu genişleyici para politikaları doğrultusunda oluşan elverişli küresel likidite koşullarına paralel olarak, 2019 yılının ikinci yarısında faiz indirimlerine başlamıştır. 2019 yılı başında %24 olan politika faiz oranı Temmuz, Eylül, Ekim ve Aralık aylarında yapılan toplam 1.200 baz puanlık indirimle birlikte %12 düzeyine gerilemiştir. Ayrıca TCMB, yıl genelinde zorunlu karşılık oranlarında ve uygulamalarında yaptığı değişikliklerle finansal istikrarı da gözeten politikalar uygulamıştır. Küresel ölçekte düşük faiz ortamının sürmesi ve Fed’in bilançosunu genişletmeye devam etmesinin yanı sıra Türkiye’de enflasyonun düşüş trendinin belirginleşmesi ve ülke risk priminin gerilemesi ile birlikte ekonomideki toparlanmanın devamlılığı için TCMB’nin 2020 yılında, 2019 yılı kadar agresif olmasa da parasal gevşeme adımlarına devam edeceği düşünülmektedir. Kaynak: TÜİK, TCMB, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTc5NjU0