MILLIRE_2020 FAALİYET RAPORU
Finansal Durum Riskler ve Yönetim Organının Değerlendirilmesi Konsolide Olmayan Finansal Tablolar ve Bağımsız Denetçi Raporu Konsolide Finansal Tablolar ve Bağımsız Denetçi Raporu Millî Reasürans Faaliyet Raporu 2020 15 Avrupa’da Brexit sürecinin, yıl sonunda İngiltere ile AB arasında ticari ilişkilerin hukuki çerçevesini belirleyen bir anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle, tamamlanmış olması Birleşik Krallık ve AB arasındaki ekonomik, sosyal ve regülatif belirsizlikleri tamamen ortadan kaldırmamıştır. Bu belirsizlikler, pandemi etkileriyle birlikte değerlendirildiğinde küresel görünüm için risk oluşturmaya devam etmektedir. OECD, söz konusu durumun önümüzdeki üç yılık dönemde hem Birleşik Krallık hem de Euro Bölgesi’nde hissedilir bir küçülmeye yol açacağını öngörmektedir. Covid-19 pandemisi nedeniyle alınan karantina ve kısıtlama tedbirleri, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yılın ilk yarısında sosyal hayatı ve ekonomiyi durma noktasına getirmiştir. 2020 yılına güçlü bir başlangıç yapan Türkiye ekonomisi, pandemiyle birlikte küresel eğilimler paralelinde ivme kaybetmiş, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilere göre ilk çeyrekte yıllık bazda %4,5 büyüyen GSYH, ikinci çeyrekte %10,3 oranında sert bir daralma göstermiştir. Ancak yılın ikinci yarısında alınan tedbirlerin etkisiyle üçüncü çeyrekte %6,3, dördüncü çeyrekte %5,9 oranında büyüme sağlanmıştır. Yıl sonu itibarıyla GSYH %1,8 artış kaydetmiştir. 2020 yılının ilk yarısında destekleyici bir duruş sergileyen TCMB, enflasyondaki yukarı yönlü risklere karşı dördüncü çeyrek itibarıyla istikrar sağlayıcı politikalarını daha da sıkılaştırmıştır. Bir yandan politika faizini Eylül’de %8,25’ten %10,25’e, Kasım’da %15’e, Aralık’ta ise %17’ye yükseltirken; diğer yandan sadeleşen para politikası doğrultusunda reel kredi büyümesine dayalı ve sektörel bazda ayrışan zorunlu karşılık sistemini sonlandırmıştır. Türkiye Sigorta Birliği’nin açıkladığı yıl sonu verilerine göre, Türkiye sigortacılık sektörü 2020 yılında, bir önceki yıla göre %19 oranında nominal ve %4 oranında reel artışla 82,6 milyar TL prim üretmiştir. 2020 yılında kredi hacmindeki genişlemenin yanı sıra Haziran ayı başında uygulamaya giren düşük faizli konut kredileri nedeniyle konut satışlarındaki artış, Hayat branşının toplam prim üretimindeki payını 2019 yılındaki %16 seviyesinden %17,5’e yükseltmiştir. Toplam prim üretiminin %82,5’inin kaynaklandığı Hayat-dışı branşlarda nominal büyüme %18, reel büyüme yaklaşık %3 olmuştur. Türkiye sigorta sektörü prim üretimi ağırlıklı olarak Kara Araçları Sorumluluk ve Kara Araçları sigortalarından elde edilen prim gelirinden kaynaklanmakta olup pandeminin koşullarının etkisiyle araç satışlarının önceki yıllara kıyasla daha düşük seviyede gerçekleşmesi ile tavan fiyat uygulamasının devam etmesinin yansımaları sonucunda anılan branşlardaki prim üretimi nominal bazda %11 gibi düşük bir oranda artmıştır. Reel olarak %3 oranında daralan üretim neticesinde bu iki branşın Hayat-dışı primler içerisindeki %49 oranındaki payı %46’ya gerilemiş, söz konusu durum Hayat-dışı sektör prim gelişimini de kısıtlamıştır. Diğer taraftan, Türkiye sigorta sektörü oyuncularının önemli bir adım atarak, kapsam dışı olmakla birlikte salgına ilişkin teşhis ve tedavi giderlerini karşılamak yönünde aldığı karar ve pandeminin arttırdığı farkındalık, Sağlık sigortalarına ilişkin olumlu algıyı desteklemiş, Özel Sağlık ve Tamamlayıcı Sağlık sigortalarına olan talebin artmasının katkısıyla branşta %21 oranında nominal, %5 seviyesinde reel prim artışı gerçekleşmiştir. Sektör prim üretiminde %16 oranında paya sahip Yangın ve Doğal Afetler sigortalarında ise, konut satışlarındaki artış ile önemli bir kısmı dövizli veya enflasyona endeksli sigorta bedeli ve primlere sahip ve büyük ölçüde yenilenen ticari ve sınai riskler poliçelerinin yanı sıra, 2020 yılında meydana gelen depremlerin kamuoyunda yarattığı duyarlılık ve yeni deprem tarifesinin etkisiyle, %9 oranında reel büyüme kaydedilmiştir. 2020 yılında uluslararası sigorta ve reasürans piyasaları, sektör açısından en maliyetli beşinci yılı geride bırakarak 82 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşen doğal afet kaynaklı hasarla karşı karşıya kalmıştır. Katastrofi olayları sigortalılık oranının bir hayli düşük olduğu gelişmekte olan ülkeleri ağır biçimde etkilerken, hasarların önemli kısmı yaygın sigorta teminatı sağlanmayan dolu, sel ve orman yangını gibi ikincil risklerden kaynaklanmıştır. Çok farklı sektörleri etkileyen ve büyük bölümü etkinlik iptali, iş durması ve kâr kaybı teminatlarından kaynaklanan Covid-19 salgınının yol açtığı sigortalı hasar tutarının ise 100 milyar ABD dolarını aşabileceği tahmin edilmektedir.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTc5NjU0